Yerli, Kendi Bahçemizden İngilizce Nedir?
Sevgili öğrenciler, bugün sizlere “yerli, kendi bahçemizden İngilizce” kavramını daha detaylı olarak açıklayacağız. Bu kavram, İngilizce öğrenirken kendi yerel dilimizden ve günlük hayatımızdan örnekler kullanmamız anlamına geliyor. Yani İngilizce öğrenirken, Türkiye’den veya kendi kültürümüzden örnekler vermek yerine, global örnekler kullanmamız gerekiyor.
Peki, “yerli, kendi bahçemizden İngilizce” ifadesinin İngilizce karşılığı nedir? Bu ifade İngilizcede “native, from our own garden English” olarak ifade edilebilir. Yani kendi yerel dilimizden ve kültürümüzden örnekler vermek yerine, evrensel örnekler kullanmak anlamına geliyor.
İngilizce Örnekler
Şimdi size bu kavramla ilgili birkaç örnek cümle sunacağım:
1. Instead of using examples from my own culture, I prefer to use global examples when learning English.
(Kendi kültürümden örnekler kullanmak yerine, İngilizce öğrenirken evrensel örnekler kullanmayı tercih ediyorum.)
2. As an English teacher, I always try to provide my students with diverse, international examples rather than local ones.
(İngilizce öğretmeni olarak, öğrencilerime yerel değil, uluslararası örnekler sunmaya çalışırım.)
3. When explaining new vocabulary, I avoid using references specific to my country and instead use more universal examples.
(Yeni kelimeler öğretirken, ülkeme özgü referanslar kullanmaktan kaçınır, daha evrensel örnekler kullanırım.)
4. It’s important to learn English using globally relevant examples, not just examples from one’s own cultural background.
(İngilizce öğrenirken, kendi kültürel geçmişimizden değil, evrensel olarak geçerli örnekler kullanmak önemlidir.)
5. As an English language learner, I try to expose myself to a wide range of international contexts and examples, not just local ones.
(İngilizce öğrenen biri olarak, sadece yerel değil, geniş bir uluslararası bağlam ve örneklerle kendimi tanıştırmaya çalışırım.)
İlgili Kelimeler ve Örnekler
Şimdi de “yerli, kendi bahçemizden İngilizce” kavramıyla ilgili bazı İngilizce kelimeleri ve örnekleri inceleyelim:
Native: Yerli, doğal, özgün
Örnek: She speaks English like a native speaker. (O, İngilizceyi ana dili gibi konuşuyor.)
Homegrown: Kendi yetiştirdiğimiz, kendi ürettiğimiz
Örnek: We used homegrown tomatoes in the salad. (Salatada kendi yetiştirdiğimiz domatesleri kullandık.)
Domestic: Yurt içi, yerel, ulusal
Örnek: The company focuses on domestic sales rather than exports. (Şirket ihracattan ziyade yurt içi satışlara odaklanıyor.)
Local: Yerel, mahalli
Örnek: I prefer to buy local produce from the farmer’s market. (Çiftçi pazarından yerel ürünler almayı tercih ediyorum.)
Global: Küresel, evrensel
Örnek: The company has a global presence with offices in many countries. (Şirketin birçok ülkede ofisleri olduğu için küresel bir varlığı var.)
Comprehensive: Kapsamlı, geniş
Örnek: The report provided a comprehensive analysis of the market trends. (Rapor, pazar trendlerinin kapsamlı bir analizini sundu.)
Diverse: Çeşitli, farklı
Örnek: The university has a diverse student population from all over the world. (Üniversitenin öğrenci nüfusu dünyanın her yerinden çeşitlidir.)
Özetle, “yerli, kendi bahçemizden İngilizce” kavramı, İngilizce öğrenirken yerel/ulusal değil, daha evrensel ve global örnekler kullanmak anlamına geliyor. Bu yaklaşım, İngilizce öğrenme sürecini daha zengin ve kapsamlı hale getiriyor.