Üzüntü İngilizcesi: Sorrow
Sorrow, üzüntü duygusunu ifade eden İngilizce bir kelimedir. Sorrow, kişinin içinde hissettiği derin üzüntü, keder, acı ve kırılmışlık duygularını anlatır. Bir olay, durum ya da kaybın ardından hissedilen bu duygu, kişiyi derinden etkiler ve ruh halini olumsuz yönde değiştirir.
Sorrow kelimesinin Türkçe karşılıkları şunlardır: üzüntü, keder, hüzün, acı, ıstırap, kasvet. Sorrow kelimesi, İngilizcede hem somut hem de soyut anlamda kullanılabilir. Örneğin “the sorrow of losing a loved one” (sevdiklerinin kaybının üzüntüsü) gibi somut bir kullanım olabileceği gibi, “the sorrow in her eyes” (gözlerindeki üzüntü) şeklinde soyut bir kullanım da mümkündür.
Sorrow kelimesinin zıt anlamlısı ise joy (sevinç, mutluluk) ve happiness (mutluluk, neşe) kelimeleridir. Sorrow duygusu, kişinin mutsuz, kederli ve hüzünlü olduğunu ifade ederken; joy ve happiness mutluluk, sevinç ve neşe duygularını anlatır.
Sorrow kelimesinin İngilizcede kullanıldığı örnek cümleler şöyledir:
– The death of her husband filled her with deep sorrow. (Kocasının ölümü onu derin bir üzüntüye boğdu.)
– The sorrow in his eyes was heartbreaking. (Gözlerindeki üzüntü yürek burkucuydu.)
– She tried to hide her sorrow, but the tears gave her away. (Üzüntüsünü saklamaya çalıştı ama gözyaşları onu ele verdi.)
– The sorrow of losing their child was too much for the parents to bear. (Çocuklarını kaybetmenin üzüntüsü anne babaya çok ağır geldi.)
– He was consumed by sorrow after the accident. (Kaza sonrası üzüntüye gömülmüştü.)
Sorrow Kelimesinin Türevleri ve Kullanımları
Sorrow kelimesinin İngilizcede bazı türevleri ve kullanım şekilleri de vardır:
Sorrowful (üzgün, kederli, hüzünlü):
– She had a sorrowful expression on her face. (Yüzünde üzgün bir ifade vardı.)
– The sorrowful music filled the room. (Hüzünlü müzik odayı doldurdu.)
To sorrow (üzülmek, kederli olmak):
– She sorrowed over the loss of her pet. (Evcil hayvanının kaybına üzüldü.)
– He sorrowed deeply at the news of his friend’s death. (Arkadaşının ölüm haberini derin bir üzüntüyle karşıladı.)
Sorrow-stricken (derin üzüntü içinde):
– The sorrow-stricken family struggled to cope with their loss. (Derin üzüntü içindeki aile kaybın üstesinden gelmeye çalışıyordu.)
– She was sorrow-stricken after her husband’s passing. (Kocasının vefatından sonra derin bir üzüntü içine girmişti.)
Sorrow kelimesi, İngilizcede üzüntü, keder, acı gibi duyguları ifade etmek için sıklıkla kullanılan önemli bir kelimedir. Yukarıdaki örneklerden de görüldüğü gibi, sorrow kelimesi çeşitli bağlamlarda ve yapılarda kullanılabilir. Üzüntü, kişinin içinde hissettiği derin bir duygu olduğundan, sorrow kelimesi de genellikle güçlü ve yoğun bir üzüntüyü anlatmak için tercih edilir.