Karıştırmak ingilizce, Karıştırmanın ingilizcesi nedir, İngilizce karıştırmak nasıl denir


Karıştırmak – İngilizce Karşılığı ve Kullanımı

İngilizce’de “karıştırmak” anlamına gelen kelime “to mix” veya “to blend” dir. Bu kelimeler, iki ya da daha fazla maddenin bir araya getirilip homojen bir karışım oluşturulması anlamına gelir.

Örneğin, bir kek yaparken un, yumurta, süt gibi malzemeleri “to mix” ederiz. Yani bu malzemeleri bir araya getirip homojen bir hamur elde ederiz. Benzer şekilde, bir smoothie hazırlarken meyve, süt ve buz küplerini “to blend” ederiz. Burada da malzemeler bir blender yardımıyla homojen bir içecek haline getirilir.

“To mix” ve “to blend” kelimeleri dışında, “to confuse” kelimesi de “karıştırmak” anlamına gelebilir. Ancak bu durumda, kişinin zihninin karışması, bir şeyleri yanlış anlaması veya kafasının karışması söz konusudur. Örneğin:

“The complicated instructions really confused me.”
(Karmaşık talimatlar beni gerçekten karıştırdı.)

“I get confused when there are too many options to choose from.”
(Seçenekler çok olduğunda kafam karışıyor.)

Özetle, “to mix” ve “to blend” fiziksel olarak karıştırmayı, “to confuse” ise zihinsel olarak karışmayı ifade eder.

Karıştırmak İle İlgili İngilizce Kelimeler

İngilizce’de “karıştırmak” kavramıyla ilişkili birçok kelime bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:

– Mix (v): Karıştırmak, bir araya getirmek
– Blend (v): Karıştırmak, harmanlamak
– Jumble (v): Karıştırmak, dağınık hale getirmek
– Mingle (v): Karışmak, bir araya gelmek
– Shuffle (v): Karıştırmak, karıları yeniden düzenlemek
– Muddle (v): Karışıklık yaratmak, düzensiz hale getirmek
– Concoct (v): Karıştırarak yeni bir şey oluşturmak

Örnek cümleler:

– Can you please mix the ingredients together in a bowl? (Malzemeleri bir kapta karıştırabilir misin?)
– The new marketing team really blended well with the existing employees. (Yeni pazarlama ekibi mevcut çalışanlarla çok iyi kaynaştı.)
– The papers on my desk are all jumbled – I can’t find anything! (Masamdaki kağıtlar birbirine karışmış, hiçbir şey bulamıyorum!)
– The guests mingled and chatted with each other at the party. (Misafirler partide birbirleriyle kaynaştı ve sohbet etti.)
– I shuffled the deck of cards before dealing them out. (Kartları dağıtmadan önce yeniden karıştırdım.)
– The new employee seemed a bit muddled on her first day. (Yeni çalışan ilk gününde biraz karışık görünüyordu.)
– The chef concocted a delicious new recipe using unusual ingredients. (Şef alışılmadık malzemeler kullanarak lezzetli yeni bir tarif oluşturdu.)

Karıştırmak İle İlgili İngilizce Deyimler

İngilizce’de “karıştırmak” kavramıyla ilişkili bazı deyimler de bulunmaktadır:

– To get one’s wires crossed: Kafası karışmak, yanlış anlamak
– To get one’s signals crossed: Yanlış anlaşılmak, iletişim kopukluğu yaşamak
– To mix things up: Karıştırmak, düzeni bozmak
– To have a mixed reaction: Karışık tepki vermek
– To be all mixed up: Kafası karışmış olmak

Örnek cümleler:

– I think there was some miscommunication – our signals got crossed somewhere. (Sanırım bir iletişim kopukluğu oldu, sinyallerimiz bir yerde karıştı.)
– Don’t mix things up – keep the clean laundry separate from the dirty. (Karıştırma, temiz çamaşırları kirli olanlardan ayır.)
– The new policy received a mixed reaction from the employees. (Yeni politika çalışanlardan karışık tepkiler aldı.)
– With so many tasks to juggle, I’m feeling all mixed up today. (Bu kadar çok işi bir arada yürütmekten bugün kafam karışık.)

İngilizce’de “karıştırmak” kavramı oldukça geniş bir kullanım alanına sahiptir. Fiziksel olarak malzemeleri bir araya getirmek, zihinsel olarak kafayı karıştırmak veya düzeni bozmak gibi anlamları ifade etmek için çeşitli kelime ve deyimler kullanılmaktadır. Bağlama göre en uygun kelimeyi seçmek önemlidir.