İnanmak ingilizce, İnanmanın ingilizcesi nedir, İngilizce inanmak nasıl denir


İnanmak: İngilizce Karşılığı ve Kullanımı

İnanmak, bir şeyin doğru veya gerçek olduğuna güvenmek anlamına gelir. İngilizce karşılığı “to believe” dir. Bu kelime, zihinsel olarak bir şeyi kabul etmek ve o şeye güvenmek anlamına gelir.

İngilizce’de “to believe” fiili, bir şeyin gerçek olduğuna ikna olmak, kabul etmek veya güvenmek anlamlarında kullanılır. Örneğin, “I believe the earth is round” cümlesinde, konuşan kişi dünyanın yuvarlak olduğuna inanmaktadır.

“Believe” fiili, genellikle “that” bağlacı ile kullanılır. Örneğin, “I believe that the weather will be nice tomorrow” cümlesinde, konuşan kişi yarınki hava durumunun güzel olacağına inanmaktadır.

Ayrıca “believe in” kalıbı da sık kullanılır. Bu kalıp, bir şeye güvenmek, bir şeye inanmak anlamına gelir. Örneğin, “I believe in the power of positive thinking” cümlesinde, konuşan kişi olumlu düşünce gücüne inanmaktadır.

İnanmak İçin Kullanılan Diğer İngilizce Kelimeler

İnanmak kavramını ifade etmek için İngilizcede birkaç farklı kelime ve kalıp kullanılabilir:

– Faith: Güçlü bir inanç, derin bir güven anlamına gelir. Örneğin, “She has a strong faith in God.”

– Trust: Bir kişi veya şeye güvenmek anlamına gelir. Örneğin, “I trust my friend with my secrets.”

– Conviction: Güçlü bir inanç, kesin bir kanı anlamına gelir. Örneğin, “She has a deep conviction about her beliefs.”

– Confidence: Bir şeyin doğru olduğuna emin olmak anlamına gelir. Örneğin, “I have confidence in my abilities.”

Bu kelimeler, “believe” fiilinin yerine kullanılabileceği gibi, onunla birlikte de kullanılabilir. Örneğin, “I believe in the power of faith” cümlesinde hem “believe” hem de “faith” kavramları yer almaktadır.

İnanmak İle İlgili İngilizce Örnek Cümleler

Aşağıda, “believe” fiili ve ilgili kavramları içeren örnek İngilizce cümleler yer almaktadır:

1. I believe that honesty is the best policy.
(Dürüstlüğün en iyi politika olduğuna inanıyorum.)

2. Do you believe in ghosts?
(Hayaletlere inanıyor musun?)

3. She has a strong faith in her religious beliefs.
(Dini inançlarına güçlü bir şekilde inanıyor.)

4. I have complete trust in my doctor’s abilities.
(Doktorumun yeteneklerine tamamen güveniyorum.)

5. The politician spoke with great conviction about the importance of education.
(Siyasetçi, eğitimin önemine dair güçlü bir inançla konuştu.)

6. I’m confident that we will succeed in this project.
(Bu projede başarılı olacağımıza eminim.)

7. The team’s belief in their coach’s strategy paid off with a victory.
(Takımın antrenörünün stratejisine olan inancı, onlara bir zafer kazandırdı.)

8. His unwavering faith in the company’s mission inspired the employees.
(Şirketin misyonuna olan sarsılmaz inancı, çalışanları motive etti.)

9. I trust that you will keep our conversation confidential.
(Konuşmamızı gizli tutacağına güveniyorum.)

10. She has a deep conviction that protecting the environment is crucial.
(Çevreyi korumak çok önemlidir inancına sıkı sıkıya bağlı.)

Bu örnekler, “believe” fiili ve ilgili kavramların günlük hayatta nasıl kullanıldığını göstermektedir. İngilizce öğrenirken, bu tür örnek cümleleri incelemek ve kendiniz de benzer cümleler kurmak, kavramı daha iyi anlamanızı sağlayacaktır.