Duymak İngilizcesi: “To Hear”
İngilizce’de “duymak” anlamına gelen kelime “to hear”dir. “To hear” fiili, duyma duyusuyla algılamak, işitmek anlamına gelir. Günlük hayatta sıklıkla kullandığımız bu kelime, İngilizce öğrenenlerin de en temel kelimelerinden biridir.
“To hear” fiili, düzenli fiiller arasında yer alır ve çekimi şu şekildedir:
– I hear
– You hear
– He/She/It hears
– We hear
– You hear
– They hear
“To hear” fiili, duyma eylemiyle ilgili olduğu için genellikle işitme organları ve duyma duyusuyla ilgili bağlamlarda kullanılır. Örneğin:
– I can hear the birds singing outside. (Dışarıda kuşların şarkı söylediğini duyabiliyorum.)
– She has a good sense of hearing. (Onun duyma duyusu iyidir.)
– Can you hear me clearly? (Beni net bir şekilde duyabiliyor musun?)
“To hear” fiili, aynı zamanda dinlemek, işitmek anlamlarında da kullanılabilir. Örneğin:
– I heard an interesting lecture at the university today. (Bugün üniversitede ilginç bir konuşma dinledim.)
– Have you heard the news about the new CEO? (Yeni CEO hakkındaki haberleri duydun mu?)
– I always hear good things about that restaurant. (O restoran hakkında hep iyi şeyler duyarım.)
Duymanın İngilizcesi: “Hearing”
“Hearing” kelimesi, “duymak” fiilinin isim halidir. Duyma duyusu, işitme anlamına gelir. Örneğin:
– My hearing is not as good as it used to be. (Duyma duyum eskisi kadar iyi değil.)
– Hearing loss is a common problem as people age. (Yaşlanmayla birlikte duyma kaybı yaygın bir problem olur.)
– She has excellent hearing and can hear things others can’t. (Onun duyma duyusu mükemmel, başkalarının duyamadıklarını duyabiliyor.)
“Hearing” kelimesi, aynı zamanda bir duruşma, mahkeme gibi bağlamlarda da kullanılabilir. Örneğin:
– The defendant’s hearing is scheduled for next week. (Sanığın duruşması gelecek hafta planlandı.)
– The committee is holding a public hearing on the new legislation. (Komite, yeni yasa hakkında bir halk duruşması düzenliyor.)
İngilizce “Duymak” Nasıl Denir?
İngilizce’de “duymak” anlamına gelen temel kelime “to hear”dir. Ancak bağlama göre farklı kelimeler de kullanılabilir. Örneğin:
– To listen (dinlemek)
– To overhear (duyar gibi olmak, farkında olmadan duymak)
– To eavesdrop (kulak misafiri olmak)
– To perceive (algılamak)
Bu kelimeler, “duymak” fiilinin farklı anlamlarını ve kullanım alanlarını yansıtır. Örneğin:
– I listened carefully to the teacher’s instructions. (Öğretmenin talimatlarını dikkatlice dinledim.)
– I overheard the neighbors talking about moving. (Komşuların taşınmaktan bahsettiğini duyar gibi oldum.)
– The security guard eavesdropped on the suspicious conversation. (Güvenlik görevlisi, şüpheli konuşmayı kulak misafiri oldu.)
– I could clearly perceive the sound of the alarm from the other room. (Diğer odadan gelen alarm sesini net bir şekilde algılayabildim.)
Dolayısıyla “duymak” kelimesinin İngilizcede çeşitli karşılıkları bulunmaktadır ve bağlama göre farklı kelimeler kullanılabilir.