Duyarsız davranıyorsun Almanca, Duyarsız davranıyorsun Almancası nedir, Almanca duyarsız davranıyorsun nasıl denir


Almanca’da “Duyarsız Davranmak” Nasıl Denir?

Meine lieben Studenten, bugün sizlere Almanca’da “duyarsız davranmak” ifadesinin karşılığını ve kullanımını detaylı bir şekilde anlatacağım. Umarım bu konuyla ilgili bilgilerinizi genişletebiliriz.

Almanca’da “duyarsız davranmak” anlamına gelen kelime veya ifade “gleichgültig sein” dir. Bu kelime, bir kişinin bir duruma ya da olaya karşı umursamaz, ilgisiz veya kayıtsız davranması anlamına gelir.

“Gleichgültig sein” ifadesinin telaffuzu şöyledir: [ˈɡlaɪ̯çˌɡʏltɪç zaɪ̯n]. Burada “ei” sesi “ay” gibi, “ü” sesi “ü” gibi ve “g” sesi “g” gibi okunur.

Örnek Almanca cümleler:

– Er ist gegenüber den Problemen seiner Mitarbeiter völlig gleichgültig. (O, çalışanlarının sorunlarına karşı tamamen duyarsız.)
– Sie bleibt bei der Diskussion über Umweltthemen völlig gleichgültig. (Çevre konularındaki tartışmalarda tamamen duyarsız kalıyor.)
– Manche Politiker zeigen sich oft gleichgültig gegenüber den Bedürfnissen der Bürger. (Bazı politikacılar, vatandaşların ihtiyaçlarına karşı sıklıkla duyarsız davranırlar.)

Görüldüğü gibi “gleichgültig sein” ifadesi, bir kişinin bir durum veya olay karşısında umursamaz, ilgisiz veya kayıtsız tutumunu anlatmak için kullanılır.

Eş Anlamlı ve Zıt Anlamlı Kelimeler

“Gleichgültig sein” ifadesinin Almanca’da eş anlamlıları şunlardır:

– Indifferent sein (ilgisiz olmak)
– Uninteressiert sein (ilgilenmemek)
– Desinteressiert sein (ilgisiz olmak)

Zıt anlamlıları ise şöyledir:

– Interessiert sein (ilgilenmek)
– Aufmerksam sein (dikkatli olmak)
– Engagiert sein (gönüllü olmak)

Örnek Almanca cümleler:

– Anstatt gleichgültig zu sein, sollten wir mehr Interesse an den Problemen unserer Nachbarn zeigen. (Duyarsız olmak yerine, komşularımızın sorunlarına daha çok ilgi göstermeliyiz.)
– Die Schüler waren während des Vortrags nicht gleichgültig, sondern sehr aufmerksam und engagiert dabei. (Öğrenciler sunum sırasında duyarsız değil, çok dikkatli ve istekliydiler.)
– Viele Bürger sind gegenüber Umweltthemen leider immer noch gleichgültig, anstatt sich dafür zu engagieren. (Maalesef birçok vatandaş çevre konularına karşı hala duyarsız, bunun yerine gönüllü olmalılar.)

Görüldüğü gibi “gleichgültig sein” ifadesi, bir kişinin ilgisiz, umursamaz veya kayıtsız tutumunu anlatmak için kullanılır. Eş anlamlıları da benzer anlamlar taşırken, zıt anlamlıları ise kişinin ilgili, dikkatli ve gönüllü olduğunu ifade eder.

Günlük Hayattan Örnekler

Şimdi de “gleichgültig sein” ifadesinin günlük hayattaki kullanımına dair birkaç örnek verelim:

– Anna ist gegenüber den Problemen ihrer Mitbewohner völlig gleichgültig. Sie kümmert sich einfach nicht darum. (Anna, ev arkadaşlarının sorunlarına karşı tamamen duyarsız. Onlarla ilgilenmiyor bile.)

– Obwohl die Nachrichten über den Krieg sehr beunruhigend sind, bleibt Hans völlig gleichgültig. Das interessiert ihn einfach nicht. (Savaş haberleri çok kaygı verici olmasına rağmen, Hans tamamen duyarsız kalıyor. Onu ilgilendirmiyor.)

– Die Lehrerin bemerkte, dass einige Schüler während des Unterrichts gleichgültig und desinteressiert wirkten. (Öğretmen, bazı öğrencilerin derste duyarsız ve ilgisiz göründüklerini fark etti.)

Görüldüğü gibi “gleichgültig sein” ifadesi, kişilerin çevrelerindeki olaylara, sorunlara veya durumlara karşı umursamaz, ilgisiz ya da kayıtsız davranışlarını betimlemek için sıklıkla kullanılıyor.

Sevgili öğrenciler, umarım Almanca’da “duyarsız davranmak” ifadesinin anlamı, kullanımı ve örnekleri hakkında daha fazla fikir sahibi olabildiniz. Eğer başka sorularınız olursa, lütfen benimle paylaşın. Hep birlikte Almanca öğrenmeye devam edelim!