Cevap vermek ingilizce, Cevap vermenin ingilizcesi nedir, İngilizce cevap vermek nasıl denir


Responding in English: What is the English Equivalent?

Sevgili öğrenciler, bugün sizlere “cevap vermek” ifadesinin İngilizce karşılığı hakkında kapsamlı bilgiler vereceğim. İngilizce’de “cevap vermek” için kullanabileceğimiz birçok farklı kelime ve ifade var. Hadi birlikte öğrenelim!

İngilizce’de “cevap vermek” anlamına gelen en yaygın kelime ve ifadeler şunlardır:

– To answer (Cevap vermek)
– To respond (Yanıt vermek)
– To reply (Karşılık vermek)
– To give an answer (Cevap vermek)
– To provide a response (Yanıt sağlamak)

Bu kelimelerin hepsi “cevap vermek” anlamına gelse de aralarında küçük anlam farklılıkları bulunuyor. Örneğin “to answer” daha resmi ve doğrudan bir cevap verme anlamına gelirken, “to respond” daha esnek ve duruma göre değişen bir yanıt verme anlamına geliyor. “To reply” ise daha çok bir soruya ya da ifadeye karşılık verme anlamında kullanılıyor.

Peki bu kelimelerin kullanımına dair örnekler verelim:

– I will answer your question about the project. (Proje hakkındaki sorunuza cevap vereceğim.)
– She responded to my email right away. (O, e-postama hemen yanıt verdi.)
– Please reply to my message as soon as possible. (Lütfen mesajıma mümkün olan en kısa sürede yanıt verin.)
– The teacher gave a detailed answer to the student’s query. (Öğretmen, öğrencinin sorusuna ayrıntılı bir cevap verdi.)
– I provided a response to the customer’s complaint. (Müşterinin şikayetine yanıt verdim.)

Gördüğünüz gibi, “cevap vermek” için İngilizcede çeşitli seçenekler mevcut. Hangi kelimeyi kullanacağınız ise duruma, bağlama ve ifade etmek istediğiniz anlama göre değişecektir.

Şimdi de “cevap vermek” ile ilgili bazı deyimler ve kalıp ifadeler inceleyelim:

– To give a quick/prompt/immediate response (Hızlı/çabuk/anında yanıt vermek)
– To respond in the affirmative/negatively (Olumlu/olumsuz yanıt vermek)
– To reply in the affirmative/negatively (Olumlu/olumsuz karşılık vermek)
– To answer back (Karşılık vermek)
– To come up with a response (Bir yanıt bulmak)
– To have no response (Yanıt verememek)

Bu deyim ve kalıpları da cümle içinde kullanarak pekiştirebiliriz:

– The customer service representative gave a prompt response to my inquiry. (Müşteri hizmetleri temsilcisi soruma hızlı bir yanıt verdi.)
– When I asked if he could attend the meeting, he responded in the affirmative. (Toplantıya katılıp katılamayacağını sorduğumda, olumlu yanıt verdi.)
– I’m still waiting for her to reply to my email. (Hâlâ onun e-postama yanıt vermesini bekliyorum.)
– The teacher asked the student a question, but he had no response. (Öğretmen öğrenciye bir soru sordu, ama öğrencinin yanıtı olmadı.)
– After some thought, the manager came up with a response to the employee’s suggestion. (Biraz düşündükten sonra, müdür çalışanın önerisine bir yanıt buldu.)

Sevgili öğrenciler, umarım “cevap vermek” ifadesinin İngilizce karşılıkları ve kullanımları hakkında detaylı bilgi sahibi oldunuz. İlerleyen zamanlarda bu konuyla ilgili daha fazla pratik yapmak için lütfen bana ulaşmaktan çekinmeyin. Sorularınız olursa her zaman yanıtlamaktan memnun olurum. Hepinize iyi çalışmalar!