Ayak: İngilizce Karşılığı ve Anlamı
İngilizce’de “ayak” anlamına gelen kelime “foot” (tekil) ve “feet” (çoğul) olarak kullanılır. “Foot” kelimesi, insanın ya da hayvanın yürümek, ayakta durmak ve destek olmak için kullandığı vücut kısmını ifade eder. İngilizce’de “foot” kelimesi hem tekil hem de çoğul olarak kullanılabilir. Tekil kullanımında “a foot” (bir ayak) şeklinde, çoğul kullanımında ise “two feet” (iki ayak) şeklinde ifade edilir.
Örnek cümleler:
– I have a large foot size. (Ayak numaramın büyük olduğunu düşünüyorum.)
– My dog’s feet are very dirty after playing outside. (Köpeğimin ayakları dışarıda oynadıktan sonra çok kirli.)
– She has beautiful, well-groomed feet. (Onun ayakları güzel ve iyi bakımlı.)
“Feet” kelimesi ise “foot” kelimesinin çoğul halidir. Birden fazla ayağı ifade etmek için kullanılır.
Örnek cümleler:
– I can run faster with my new running shoes on my feet. (Yeni koşu ayakkabılarımla daha hızlı koşabilirim.)
– The dancer had incredible control over her feet during the performance. (Dansçının performans sırasında ayaklarının üzerindeki kontrolü inanılmazdı.)
– My feet are sore after a long day of walking around the city. (Şehirde uzun süre yürüdükten sonra ayaklarım ağrıyor.)
İngilizce’de “Ayak” Kelimesinin Kullanımı
İngilizce’de “ayak” kelimesi, çeşitli deyimler ve kalıp ifadelerde de kullanılır. Bunlara birkaç örnek verelim:
– To get a foot in the door: Bir işe, bir fırsata ilk adımı atmak, kapıyı aralamak. (Örnek: She was able to get a foot in the door at the accounting firm by doing an internship there.)
– To put one’s foot down: Kararlı davranmak, sert bir tutum sergilemek. (Örnek: When the team wanted to change the schedule again, the manager had to put her foot down and say no.)
– To be on one’s feet: Ayakta olmak, ayakta durmak. (Örnek: After the long meeting, everyone was glad to finally be on their feet and stretch their legs.)
– To have cold feet: Cesaretini kaybetmek, vazgeçmek. (Örnek: He had cold feet about asking his boss for a raise, so he didn’t do it.)
Ayrıca “foot” kelimesi, uzunluk ölçüsü olarak da kullanılır. 1 foot, yaklaşık 30,48 santimetre uzunluğundadır.
Örnek cümleler:
– This room is 10 feet wide and 15 feet long. (Bu oda 10 fit genişliğinde ve 15 fit uzunluğunda.)
– The ceiling in this building is 12 feet high. (Bu binanın tavanı 12 fit yüksekliğinde.)
– I need to buy a 6-foot ladder to reach the top shelf. (En üst rafı ulaşabilmek için 6 fit uzunluğunda bir merdivene ihtiyacım var.)
“Foot” ve “Feet” Kelimelerinin Kullanımı
“Foot” ve “feet” kelimelerinin kullanımında dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır:
– “Foot” tekil, “feet” çoğul kullanılır.
Örnek: I have large feet. (Benim ayaklarım büyük.)
– Ölçü bildirirken “foot” kullanılır.
Örnek: This table is 5 feet long. (Bu masa 5 fit uzunluğunda.)
– Vücut parçası anlamında “feet” kullanılır.
Örnek: My feet are tired after a long hike. (Uzun bir yürüyüşten sonra ayaklarım yorgun.)
– “Foot” ayrıca bir uzunluk ölçüsü olarak da kullanılır.
Örnek: The shelf is 3 feet above the ground. (Raf yerden 3 fit yükseklikte.)
Özetle, “foot” tekil, “feet” çoğul kullanılır. Vücut parçası anlamında “feet”, uzunluk ölçüsü anlamında ise “foot” kelimesi tercih edilir.
“Foot” ve “Feet” Kelimelerinin Türevleri
“Foot” ve “feet” kelimelerinden türetilmiş bazı kelimeler şunlardır:
– Footprint: Ayak izi
Örnek: The suspect left clear footprints in the snow, leading the police to his location.
– Footstep: Ayak sesi, adım sesi
Örnek: I heard the soft footsteps of someone approaching from behind.
– Footwear: Ayakkabı, ayak giysileri
Örnek: Her fancy footwear collection includes several pairs of high heels.
– Footing: Ayak basma, destek
Örnek: The climber lost her footing and began to slip down the steep cliff.
– Underfoot: Ayakların altında
Örnek: Be careful, there are some loose stones underfoot that could cause you to trip.
Bu kelimeler, “ayak” kavramının İngilizce’deki çeşitli kullanımlarını ve türevlerini göstermektedir. Günlük hayatta sıklıkla karşılaşabileceğiniz bu kelimeleri bilmek, İngilizce öğrenme sürecinize katkı sağlayacaktır.