Ayak Almanca, Ayağın Almancası nedir, Almanca ayak nasıl denir


Almanca’da “Ayak” Nasıl Denir?

Merhaba sevgili arkadaşlar! Bugün sizlere Almanca’da “ayak” kelimesinin nasıl söylendiğini ve kullanıldığını anlatacağım. Almanca’da “ayak” kelimesi “der Fuß” şeklinde telaffuz edilir. “Der” ise belirli artikeldir, yani “the” anlamına gelir.

Der Fuß
Ayak

Peki, “der Fuß” kelimesini Almanca cümlelerde nasıl kullanırız? Gelin birkaç örnek verelim:

– Ich habe Schmerzen im linken Fuß. (Sol ayağım ağrıyor.)
– Zieh deine Schuhe und Socken aus, bevor du ins Bett gehst. (Yatmadan önce ayakkabı ve çoraplarını çıkar.)
– Meine Füße sind nach dem langen Spaziergang müde. (Uzun yürüyüşten sonra ayaklarım yorgun.)
– Kinder lernen erst, auf eigenen Füßen zu stehen. (Çocuklar önce kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenir.)

Gördüğünüz gibi, “der Fuß” kelimesi Almanca cümlelerde ayağı ifade etmek için kullanılıyor. Tekil hali “der Fuß”, çoğul hali ise “die Füße”dir.

Ayak ile İlgili Diğer Almanca Kelimeler

Ayak ile ilgili Almanca’da başka kelimeler de var. Bunlardan bazıları:

– der Zeh – Ayak parmağı
– die Ferse – Topuk
– die Sohle – Taban
– der Knöchel – Bilekler
– die Fußsohle – Ayak tabanı

Bu kelimeleri de Almanca cümlelerde görebiliriz:

– Ich habe mir den Zeh gestoßen. (Ayak parmağımı çarptım.)
– Meine Fersen sind nach dem Laufen aufgescheuert. (Koşmaktan topuklarım sıyrıldı.)
– Zieh Socken an, damit deine Fußsohlen nicht kalt werden. (Ayak tabanlarının soğumaması için çorap giy.)
– Ich habe mir den Knöchel verstaucht, als ich vom Fahrrad gefallen bin. (Bisikletten düşerken bileğimi burkmuştum.)

Görüldüğü gibi, Almanca’da “ayak” ile ilgili çok çeşitli kelimeler mevcut. Bunları günlük konuşmalarda ve yazılarda sıklıkla kullanıyoruz.

Ayak ile İlgili Almanca Deyimler

Ayak ile ilgili Almanca’da bazı deyimler de vardır. Bunlardan birkaçı şöyle:

– auf eigenen Füßen stehen – Kendi ayakları üzerinde durmak, bağımsız olmak
– jemandem auf die Füße treten – Birinin ayağına basmak, birini rahatsız etmek
– etw. mit Füßen treten – Bir şeyi çiğnemek, saygısızca davranmak
– jmdm. zu Füßen liegen – Birisinin önünde diz çökmek, ona boyun eğmek

Bu deyimleri de Almanca cümlelerde görebiliriz:

– Mit 18 Jahren stand er endlich auf eigenen Füßen. (18 yaşında sonunda kendi ayakları üzerinde durmaya başladı.)
– Entschuldige, ich habe dir unabsichtlich auf die Füße getreten. (Özür dilerim, farkında olmadan ayağına bastım.)
– Die Demonstranten traten die Autorität der Regierung mit Füßen. (Göstericiler hükümetin otoritesine saygısızca davrandılar.)
– Sie lag ihm zu Füßen und flehte um Gnade. (Ona diz çökerek merhamet diledi.)

Görüldüğü gibi, Almanca’da “ayak” kelimesi ve türevleri çok çeşitli bağlamlarda kullanılabiliyor. Umarım bu bilgiler sizlere yardımcı olmuştur. Eğer başka sorularınız varsa, lütfen sormaktan çekinmeyin!