Ağız İngilizcesi Nedir?
Ağız İngilizcesi, İngilizce’de “mouth” kelimesi ile ifade edilen, konuşma organı olan ağız bölgesini tanımlamak için kullanılan bir terimdir. İngilizce’de “mouth” kelimesi, sadece anatomik bir bölgeyi değil, aynı zamanda konuşma, yeme-içme, solunum gibi ağızla ilişkili tüm işlevleri de kapsar.
Örneğin, “She has a small mouth” cümlesi, kişinin fiziksel olarak küçük bir ağza sahip olduğunu ifade eder. Diğer yandan, “He has a big mouth” cümlesi, kişinin çok konuşkan ve laf kalabalığı yaptığını anlatır. Yani “mouth” kelimesi, hem anatomik hem de mecazi anlamlar içerebilir.
İngilizce’de “Ağız” Kelimesinin Kullanımı
İngilizce’de “ağız” anlamına gelen “mouth” kelimesi, çeşitli bağlamlarda ve deyimlerde sıklıkla kullanılır. Bazı örnekler:
– “Keep your mouth shut”: Ağzını kapalı tut, konuşma.
– “Put your money where your mouth is”: Sözlerinin arkasında dur, laflarını eyleme dökmelisin.
– “Bite your tongue”: Dilini ısır, konuşma.
– “Have a big mouth”: Çok konuşkan olmak.
– “Speak out of the corner of your mouth”: Mırıldanarak konuşmak.
– “Foot-in-mouth disease”: Ayağını ağzına sokmak, yanlış şeyler söylemek.
Görüldüğü gibi “mouth” kelimesi, hem fiziksel hem de mecazi anlamlar içerebiliyor. Konuşma, susma, yeme-içme gibi ağızla ilişkili eylemleri betimlemek için sıklıkla kullanılıyor.
İngilizce’de “Ağız” Kelimesinin Telaffuzu ve Dilbilgisi
“Mouth” kelimesinin telaffuzu /maʊθ/ şeklindedir. Çoğul formu ise “mouths” /maʊðz/ şeklinde telaffuz edilir.
Dilbilgisi açısından bakıldığında, “mouth” hem tekil hem de çoğul olarak kullanılabilir:
– Tekil kullanım örneği: “She has a small mouth.”
– Çoğul kullanım örneği: “I can see their mouths moving as they talk.”
Ayrıca “mouth” kelimesi, fiil olarak da kullanılabilir. Örneğin:
– “He mouthed the words silently.”
– “The baby was mouthing the toy.”
Burada “mouth” fiili, ağzı kullanarak bir şey söylemek veya bir şeyi ağızla oynamak anlamlarında kullanılmıştır.
İngilizce’de “Ağız” Kelimesinin Eş Anlamlıları ve Zıt Anlamlıları
İngilizce’de “ağız” anlamına gelen bazı eş anlamlı kelimeler şunlardır:
– Lips (dudaklar)
– Jaws (çeneler)
– Orifice (açıklık)
– Oral cavity (ağız boşluğu)
Öte yandan, “ağız” kavramının zıt anlamlıları ise şöyledir:
– Silence (sessizlik)
– Muteness (dilsizlik)
– Speechlessness (konuşamamak)
Yani “mouth” kelimesinin zıt anlamları, ağzın konuşma ve iletişim işlevinin yokluğunu ifade eder.
İngilizce’de “Ağız” Kelimesi ile Örnek Cümleler
Aşağıda “mouth” kelimesi ile örnek cümleler ve Türkçe karşılıkları verilmiştir:
1. “She had a beautiful, full mouth.”
(Onun güzel ve dolgun bir ağzı vardı.)
2. “The baby kept putting everything in his mouth.”
(Bebek her şeyi ağzına koymaya devam ediyordu.)
3. “He had to keep his mouth shut during the meeting.”
(Toplantı sırasında ağzını kapalı tutmak zorundaydı.)
4. “The politician had a big mouth and often said controversial things.”
(Bu politikacı çok konuşkandı ve sık sık tartışmalı şeyler söylerdi.)
5. “The teacher told the student to watch his mouth and be more respectful.”
(Öğretmen öğrenciye ağzına dikkat etmesini ve daha saygılı olmasını söyledi.)
6. “She had to bite her tongue to keep from laughing out loud.”
(Yüksek sesle gülmemek için dilini ısırmak zorunda kaldı.)
7. “The boxer took a hard punch right in the mouth.”
(Boksör doğrudan ağzına sert bir darbe aldı.)
8. “The new employee had a bad habit of speaking out of the corner of his mouth.”
(Yeni çalışanın köşeden mırıldanarak konuşma alışkanlığı kötüydü.)
9. “I wish he would just keep his big mouth shut for once.”
(Bir kere olsun ağzını kapatsa keşke.)
10. “She has a tendency to put her foot in her mouth and say the wrong things.”
(Yanlış şeyler söyleme eğilimi var, ayağını ağzına sokuyor.)
Görüldüğü gibi “mouth” kelimesi, İngilizce’de hem fiziksel hem de mecazi anlamlarda sıklıkla kullanılıyor. Konuşma, susma, yeme-içme gibi ağızla ilişkili eylemleri betimlemek için önemli bir kavram.